E-ISSN 2587-0610
Laparoscopic Endoscopic Surgical Science (LESS) - Laparosc Endosc Surg Sci : 18 (4)
Volume: 18  Issue: 4 - 2011
RESEARCH ARTICLE
1.Laparoscopic Gastrectomy in Stomach Cancer: a Single-Center Experience
Bahri Çakabay, Salim Demirci, Bülent Aksel, Ekrem Ünal, Sancar Bayar, Hilmi Kocaoğlu, Hikmet Akgül
Pages 218 - 222
GİRİŞ ve AMAÇ: Laparoskopik gastrektomi uygulanan mide kanser hastalarının cerrahi tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Laparoskopik gastrektomi işlemi gerçekleştirilen 2 erken mide kanseri (T1) ve 1 mide GIST olgusu olmak üzere toplam 9 mide kanser olgusu (T1 ve T2); demografik özellikleri, ameliyat süresi, kanama miktarı, peroperatif ve postoperatif komplikasyonlar yönünden değerlendirildi. Prospektif olarak elde edilen hasta bilgileri retrospektif olarak değerlendirildi.
BULGULAR: Hastaların 3’ü kadın 6’sı erkekti. Ortalama yaş 55. Tüm hastalarda laparoskopik gastrektomi işlemi tamamlandı. Bir hasta postoperatif 1. gün anastomoz hattından kanama nedeniyle yeniden ameliyat edildi. Ortalama ameliyat süresi 3 saat 25 dakika (3.15-4.10), ortalama intraoperatif kan kaybı 400cc, ortalama postoperatif hastanede yatış süresi 5.3 gün (4-8) olarak bulundu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Olgularımızda ameliyat süresi açık cerrahiye göre daha uzun olmakla birlikte; postoperatif daha az ağrı, erken iyileşme ve erken taburculuk gözlemledik. Bu veriler ve literatür sonuçları göz önüne alındığında mide kanseri cerrahi tedavisinde laparoskopik yöntemlerin bir seçenek olarak değerlendirilmesi gerekliliğine inanmaktayız.
INTRODUCTION: To evaluate the results of surgical treatment of gastric cancer patients who underwent laparoscopic gastrectomy.
METHODS: Two of them are early stomach cancer (T1) and 1 of them is GIST totaly 9 stomach cancer patient who had laparascopic gastrectomy are evaluated in terms of demographic characteristics, time of surgery, quantity of bleeding and peroperative-postoperative complications. The patient data which were collected prospectively were reviewed retrospectively.
RESULTS: The patients consisted of 3 females and 2 males. The avarage age was 55. The laparoscopic gastrectomy procedure have been completed in all patients. Because of anastomic line bleeding, one patient was operated on again in postoperative 1. day. The avarage operative time was 3 hours 25 minutes (3.15-4.10). The average postoperative hospital stay was 5.3 days (4-8). And the average intraoperative blood loss was 400 cc.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Although the operation time was longer than open surgery; the patients with less postoperative pain, less blood loss, early recovery and early discharge observed. Considering these datas and the literature results; we believe that the laparoscopic methods need to be evaluated as an option in the surgical treatment of gastric cancer.

2.The Relationship Between Postoperative Pain and Dressing Size After Laparoscopic Cholecystectomy
Yasin Sönmez, Atilla Kurt, Ali Kaan Gökakın, Ayhan Koyuncu, Ömer Topçu, Cengiz Aydın
Pages 223 - 229
GİRİŞ ve AMAÇ: Laparaskopik kolesistektomi yapılan hastalarda oluşan ağrının, hastanın algılaması ile ilişkili olup olmadığını araştırmaktır. Bu amaçla ameliyat olan hastalara uygulanan pansuman büyüklüğü ile ağrı algılaması ve analjezik ihtiyacı arasındaki ilişki araştırılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamıza, laparoskopik kolesistektomi yapılan 60 hasta rastgele 2 grup oluşturmak üzere dahil edildi. Çalışma kapsamına alınan tüm hastalara visual analog skala (VAS) anlatılarak, ağrı fliddetinin tayini için 0 ile 10 arası numaralanmış ağrı skorlama sistemi hakkında bilgi verildi. Ameliyattan sonra hastaların yarısına küçük pansuman, diğer yarısına ise büyük pansuman uygulandı.
BULGULAR: Her iki gruptaki bireylerin 2., 4., 6., 8., 12., 16., 20., 24. saat VAS değerleri
karşılaştırıldığında gruplar arası farklılık anlamlı bulunmuştur (p < 0.05). Küçük pansuman uygulanan gruptaki bireylerin ağrı değerleri büyük pansuman yapılan gruptaki bireylerden daha düşüktür. Her gruptaki bireyler tükettikleri total morfin miktarı yönünden karşılaştırıldıklarında gruplar arası farklılık anlamlı bulunmuştur (p <0.05). Küçük pansuman grubunda total morphine HCl tüketimi 12,49 mg. iken büyük pansuman grubunda 21,28 mg olarak bulunmuştur.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Yapılan değerlendirmeler sonucunda küçük pansuman yapılan grupta hem VAS değerleri, hem de postoperatif ihtiyaç duyulan analjezik miktarları, büyük pansuman yapılan gruba göre anlamlı flekilde düşük bulunmuştur. Bunlardan dolayı cerrahi işlemlerden sonra gereksiz uygulanan pansumanların hastalarda ağrı algılanmasını olumsuz yönde etkileyebildiği görülmüştür.
INTRODUCTION: This study designed to evaluate the effect of the dressing size on the pain control after laparoscopic cholecystectomy.
METHODS: This study included 60 patients who had laparoscopic cholecystectomy operation in our clinic between 2008-2010. They randomized to the two different groups. One group got dressed small dressings; the other group had large dressings after surgery. Visual analog scale (VAS) scores of both groups at 2nd, 4th, 6th, 8th, 12th, 16th, 20th, 24th hours after surgery were documented.
RESULTS: When VAS scores of both groups compared, the results revealed that the patients who had small size dressings experienced less pain than the patients who had large dressings (p <0.05). There was also statistically significant difference between two groups in terms of morphine requirement (p <0.05) which was totally 12.49 mg in small dressing group and was 21.28 mg in large dressing group.
DISCUSSION AND CONCLUSION: For the patients who had laparoscopic cholecystectomy operation, small size dressings provided more favorable postoperative pain control when compared to the large dressings.

3.Laparoscopic Donor Nephrectomy: Our Early Results
Mehmet Erikoğlu, Tevfik Küçükkartallar, Bayram Çolak, Ahmet Tekin
Pages 230 - 235
GİRİŞ ve AMAÇ: Tüm dünyadaki organ nakli bekleyen hastaların sayısındaki artış ve kadavra sayısının yetersiz olması canlıdan böbrek nakline olan ilginin artmasına neden olmuştur. Geleneksel açık donör nefrektomi, uzun bir flank kesisi ile torakoabdominal duvarda defekte neden olması, şiddetli ağrı, plevral yaralanma riski, insizyonel herni, uzun süre hastanede kalış, uzun dönemde yara yeri problemleri ve sağlıklı gönüllü donörler için nispeten uzun bir iyileşme dönemine neden olmaktadır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Laparoskopik donör nefrektomi (LDN) yapılan 7’si kadın, 4’ü erkek toplam 11 hasta, ameliyat tekniği, peroperatif bulguları, postoperatif takipleri ve morbiditelerine göre değerlendirildi.
BULGULAR: Hastaların hepsine transperitoneal yolla laparoskopik sol nefrektomi uygulandı. Bir hastada arter ve ven anomalisi olmas› nedeniyle aç›k prosedüre geçildi. Hastaların ortalama ameliyat süresi 121 dk (90-140), ortalama takip süresi 6,2 ay (1-13), ortalama yatış süresi 3,1 gün (2-4), ortalama sıcak iskemi süresi 190 sn (100-240) idi. Hastaların hiçbirinde postoperatif yara yeri enfeksiyonu görülmedi ve peroperatif komplikasyon olmadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Laparoskopik donör nefrektomi cerrahi deneyiminin artmasıyla, açık nefrektomiye nazaran daha düşük mortalite ve morbidite oranına sahip olabilecek bir yöntemdir. Laparoskopik donör nefrektomi’nin canlı verici donör nefrektomi için altın standart olduğu kanaatini taşımaktayız.
INTRODUCTION: The increase in the number of patients waiting for organ transplants all around the world and the insufficient number of cadavers, has led to increased interest in transplants from live donors. For volunteer donors, the traditional open donor nephrectomy causes a long scar after the flank incision on the thoraco-abdominal wall, severe pain, risk of pleural injury, incisional hernia, long-term hospital stay, wound problems and a relatively long period of recovery.
METHODS: In a study of Laparoscopic Donor Nephrectomy (LDN) comprising 11patients (7 female, 4 male) the surgical technique, intraoperative findings, postoperative follow-up and morbidity were evaluated.
RESULTS: All patients underwent laparoscopic left nephrectomy with a transperitoneal approach. Due to artery and vein anomalies in one patient, the open procedure was performed. The mean operative time was 121 min (90-140), the mean follow-up was 6.2 months (1-13), the average length of hospitalization was 3.1 days (2-4), and the mean warm ischemia time was 190 sec (100-240). No perioperative complications were observed and none of the patients showed signs postoperative wound infection.
DISCUSSION AND CONCLUSION: With increased surgical experience, LDN is a method that might have a lower rate of mortality and morbidity compared to open nephrectomy. We carry the conviction that LDN is the gold standard for living donor nephrectomy.

CASE REPORT
4.Single Incision Laparoscopic Surgery (SILS) for Total Abdominal Pre-peritoneal (TAPP) Inguinal Hernia Repair: Report of Repair of a Recurrent Hernia
Hüseyin Sinan, Sezai Demirbaş, M. Tahir Özer, Muharrem Öztaş, A. Ziya Balta
Pages 236 - 239
Bu çalışmamızda, rekürren sağ inguinal hernisi olan bir hastamıza uyguladığımız TKLC ile TAPP inguinal herni yöntemini paylaştık. Tek kesiden laparoskopik cerrahi için dizayn edilmiş tek port (Covidien, North Haven, CT, USA) umbilikusa yapılan vertikal kesi ile yerleştirildi. Ameliyat sırasında 5 mm çaplı 300 optik, rotikülatör endo grasper, disektör ve makas kullanıldı. Posterior inguinal kanalı kuvvetlendirmek için prolen yama ve bunu tespit etmek için sabitleyici (tucker) kullanıldı. Ameliyat 90 dk sürdü, TKLC yöntemi ile TAPP inguinal herni onarımı sorunsuz bir şekilde tamamlandı. Ameliyat sonrasında hastamız problemsiz bir şekilde taburcu edildi. Bazı zorlukları olmasına karşın, TKLC yöntemi ile TAPP inguinal herni onarımı, tecrübeli laparoskopik cerrahlar tarafından güvenle uygulanabilir. Teknik, güvenli şekilde ve mükemmel kozmetik sonuçlarıyla uygulanabilir bir yöntemdir.
We wanted to report on SILS for TAPP inguinal hernia repair for a recurrent right inguinal hernia. A single port designed for SILS (Covidien, North Haven, CT, USA) was placed through a vertical trans-umbilical incision. A 5 mm 30°optical device, roticulator endo grasper, endo dissector and endo shears were used during the operation. In order to reinforce the posterior inguinal wall, prolene mesh and tucker for securing the mesh were also used. The operation required 90 minutes, and the SILS for TAPP inguinal hernia repair procedure was completed without complications. The patient was later discharged without further problems. Although there are some difficulties, SILS for TAPP inguinal hernia repair can be safely used in the hands of experienced laparoscopic surgeons. The technique is safe and feasible, yielding impressive cosmetic results.

5.Single Incision Laparoscopic Cholecystectomy; Our Initial Experience
Ismail Yaman, Hayrullah Derici
Pages 240 - 244
Cerrahların çoğu parietal travmayı azaltmak ve kozmetik sonuçları iyileştirmek amacıyla laparoskopik cerrahideki portların sayı ve boyutunu azalmaya çalışmıştır. Bu çabalar doğal açıklıklardan transluminal endoskopik cerrahi ve tek insizyondan laparoskopik cerrahinin temelidir. Tek insizyondan laparoskopik cerrahi yeni bir uygulamadır. Bu çalışmada tek insizyondan laparoskopik kolesistektomi uyguladığımız ilk iki hastayı sunmak ve literatür taraması yapmak amaçlanmıştır.
Most of the surgeons have been attempting to reduce the number and size of ports in laparoscopic surgery to decrease parietal trauma and improve cosmetic results. These efforts are the fundamentals of the natural orifice transluminal endoscopic surgery and single incision laparoscopic surgery. Single incision laparoscopic surgery is a new procedure. Herein we would like to present our first two patients who underwent single-incision laparoscopic cholecystectomy, and review the previous literature.

6.The treatment of giant ovarian cyst which mimics mesenteric cysts with laparoscopic approach
Orhan Veli, Güvenç Diner, Ramazan Davran, Ibrahim Yetim, Dilek Benk Şilfeler, Akın Aydoğan
Pages 245 - 248
Mezenterik kistler batın içinde yer kaplayan nadir bir patolojidir. Over kistleri ise mezenterik kistlere göre daha sık karşılaşılan bir patolojidir. Overin kistik lezyonları sıklıkla folikül kisti, korpus luteum kisti, endometrioid kist ve seröz kistadenom kaynaklıdır. Bu olguda mezenter kistiyle karışan dev over kistinin laparoskopik yaklaşımla tanı ve tedavisi tartışılmıştır. Olgu 18 yaşında bayan ve bekardı. Yaklaşık 1 yıldır karın ağrısı ve karında şişlik şikayetleri olan hastanın, fizik muayenesinde batında abdominal distansiyonu ve tüm kadranlarda derin palpasyonda minimal hassasiyeti vardı. Biyokimyasal tetkiklerinde ve tümör belirteçlerinde patolojik değer saptanmadı. Batın ultrasonografisinde batın sağ kadranı dolduran ve orjini saptanamayan yaklaşık 23x9 cm boyutlarında kistik lezyon saptandı. Abdominal bilgisayarlı tomografide over kaynaklı olmadığı düşünülen 23x9 cm büyüklüğünde mezenterik kist olarak rapor edildi. Hastaya hem diagnostik hem de tedavi amaçlı laparoskopik cerrahi planlandı. Dev kistin over kaynaklı olduğu görüldü. Kist içeriği aspire edilerek total eksizyonu yapıldı. Postoperatif herhangi bir problemi olmayan hasta 2. gün taburcu edildi. Laparoskopik yaklaşımın avantajları göz önünde bulundurularak, batın içindeki kistik kitleler büyük boyutlarda olsa bile ayırıcı tanı ve tedavide laparoskopi öncelikli olarak düşünülmesi gereken bir yöntemdir.
Mesenteric cyst are rare intraabdominal pathologies when compared with over cysts that are seen more frequently. Ovarian cystic lesions are usually originated from follicul cyst, corpus luteum cyst, endometrium cyst and seras cystadenom. In this case report, we discussed the giant ovarian cyst which mimic mesenteric cyst and treated with laparoscopic approach. The patient was an 18 years old single woman who had an abdominal pain and distension for approximately 1 year period. The physical examination of the patient included abdominal distention and minimal tenderness with deep palpation. Biochemical studies and tumor markers were normal. Abdominal ultrasonography revealed a 23 x 9 cm cystic lesion which located of right side of abdomen. Computerized tomography
determined a 23 x 9 cm lesion which was reported to be a mesenteric cyst and excluded ovarian pathology. For diagnostic and curative management, we planned laparoscopic surgery, the procedure revealed that the giant cyst was originated from ovary. After the aspiration of the internal components of the cyst, total excision was performed. Patient was discharged on postoperative day 2. uneventfully. Laparoscopic surgery should be the first step of differential diagnosis and treatment, even the intraabdominal cystic masses are large in size.

LookUs & Online Makale