Situs inversus totalis (SIT) is a congenital autosomal recessive abnormality in which the visceral organs are transposed in a mirror-image position from the normal location. Laparoscopic surgery must be performed with different patient positioning and trocar placement. Presently described is the approach used on a patient with this rare condition. A 39-year-old female with no other known disease but SIT was referred to the emergency department with symptoms of biliary colic. Cholestatic and liver enzymes were elevated, but the white blood cell count was normal. Magnetic resonance cholangiopancreatography was performed but yielded no additional finding. A month later, a laparoscopic cholecystectomy was performed. The patient was placed in the supine position. The operating room layout, trocar placement, and patient positioning were adapted for the circumstances, and small modifications were made to the surgery technique. With these adjustments, a cholecystectomy can be performed as safely in a patient with SIT as in those with normal anatomy. Intraoperative cholangiography was also performed. Cholecystectomy was completed without complication. Although SIT is rare, it should be considered attentivelty. The surgeon must work outside the normal routine since the anatomy must be considered differently. As seen in this case report, surgery can be completed without any problem with the proper approach and planning.
Keywords: Cholelithiasis, gallstones; laparoscopy; situs inversus totalis.GİRİŞ:
Situs İnversus Totalis(SİT), otozomol resesif kalıtılan, vücudun organ sistemlerinin normal lokalizasyonlarının yerine simetrik olarak karşı tarafta yer alması olarak tanımlanan bir anormal durumdur. Bu hastalarda özellikle laparoskopik cerrahi normalden farklı hasta pozisyonlandırması, trokar girişleri gibi sebeplerden ötürü özellik arz etmektedir.
OLGU:
SİT durumu bilinen, özgeçmişinde ek hastalığı olmayan 39 yaşında bayan hasta, acile başvurdu. Karaciğer ve kolestaz enzimlerinde ve bilirubin değerlerinde minimal artış görülen hastada lökositoz yoktu. MRCP değerlendirmesinde ek özellik görülmeyen hastada medikal tedaviden bir ay kadar sonra elektif laparoskopik kolesistektomi uygulandı.
Hasta ameliyat masasına prone pozisyonda yerleştirildi. Ameliyathane düzeni ve trokar yerleri farklı şekilde tasarlandı. Ek düzenlemelerle de kolesistektomi normal anatomiye sahip olanlardaki kadar güvenli yapılabilmektedir. İntraoperatif kolanjiografi çekilen hastada cerrahi komplikasyonsuz tamamlandı.
SONUÇ:
SİT az görülmekle beraber, cerrahın normal rutin yaklaşımının dışına çıkması gerekliliği nedeniyle önem arz etmektedir. Olgu sunumumuzda görüldüğü üzere doğru yaklaşım ve planlamayla problemsiz bir şekilde cerrahi tamamlanabilmektedir.