E-ISSN 2587-0610
Laparoscopic Endoscopic Surgical Science (LESS) - Laparosc Endosc Surg Sci : 15 (3)
Volume: 15  Issue: 3 - 2008
REVIEW
1.Is obesity a negative factor for laparsocopic renal surgery?
Öner Şanlı, Selçuk Erdem, Rauf Naghiyev
Pages 98 - 106
Laparoskopik Renal Cerrahi (LRC) üroloji dağarcığına doksanlı yılların başında girmifltir. Geride kalan yirmi yıllık süre içerisinde, gerek cerrahi deneyimde, gerekse teknolojideki ilerlemelere bağlğ olarak hğzla gelişen LRC, şu an dünyada birçok merkezde uygulanmaktadır. Diğer taraftan yine aynğ süre içerisinde obezitenin, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyada hızla artan bir halk sağlığı problemi olduğu bilinmektedir. Obezite, taşıdığı yüksek kardiyovasküler risk, derin ven trombozu, respiratuar ve metabolik problemlerin yanında; özellikle göbek çevresinde toplanan ciltaltı ve visseral organları saran yağ dokusundaki artış nedeniyle intraoperatif ve postoperatif komplikasyonlara da zemin hazırlamaktadır. Üroloji dünyası, LRC deneyiminin yaklaşık ilk on yılını içeren döneminde obezitenin risk faktörü olarak ele alınması gerektiğini; hatta kontrendikasyon kriteri bile olabileceği yönünde ortak görüş bildirmiştir. Ancak, artan cerrahi deneyim ve teknolojik gelişim ile sağlanan modifikasyonlar, takip eden yıllarda LRC’nin obez hastalarda da güvenle uygulanabileceğine dair yayınların literatürde yerini almasını sağlamıştır. Aşağıda bahsedilen klinik deneyimimiz ve kısaca özetlenen literatür verileri ışığında LRC’nin obez hastalarda da güvenle uygulanabileceğini düşünüyoruz.
Laparoscopic Renal Surgey (LRS) was first applied in the beginning of 1990’s and entered into urological armamentarium. In past twenty years, due to both surgical and technological developments, LRS is being performed in many centers worlwide. On the other
hand, it is well known that obesity is a growing major public health problem all over the world, especially in the industrialized countries. Obesity has disadvantages of cardiovascular risk, deep vein thrombosis, pulmoner and metabolic problems. Moreover, umbilical and perivesical fatty tissues of obesity nature increased tendency for intra and postoperative complications. In first ten years of experience, urologists suggested that obesity was a risk factor for LRS. Furthormore, it was accepted that obesity should be considered as a contraindicative criterion for LRS. However in course of time, increasing surgical experience and technologic novelties provided some modifications on LRS and thus articles suggesting the application of LRS in obese patients were publicated in the literature. In the light of our below-mentioned experience and briefly summarized literature, we think that LRS can be safely performed in obese patients as well.

2.Laparoscopy in pediatric urology: Current applications
Tayfun Oktar, Akın Soner Amasyalı, Öner Şanlı
Pages 107 - 116
Pediatrik ürologlar yıllardır non-palpable testis için laparoskopik cerrahiyi uygulamaktadırlar. Bununla birlikte, tanısal amaçlı kullanımdan töropötik amaçlı kullanıma geçiş, uzun ve çekinceli bir süreç olmuştur. Laparoskopik renal cerrahi 1990’larda sadece belli merkezlerde ablatif endikasyonlar ile sınırlı kalmışltır. İlk uygulamalarda pediatrik ürolojide laparoskopinin endikasyonları, açık cerrahiye göre net değildi ve avantajları tam ortaya konamamıştı. Ancak son yıllarda laparoskopi, pediatrik ürologların önemli bir medikal ekipmanı haline gelmiştir ve teknolojideki ilerlemeler bu uygulamaları yaygınlaştıracaktır. Bu derlemede, laparoskopik cerrahinin güncel durumu, pediatrik açısından değerlendirilmiştir.
For decades pediatric urologists have been performing laparoscopy for non-palpable testis. The passage from diagnostic to therapeutic indications has been a long and hesitating procedure for pediatric urologists. During the 1990s laparoscopic renal surgery was limited to ablative indications and was used only in a limited number of centers. In the early experience of the procedure, the indications for laparoscopy in pediatric urology were unclear and unproven compared with the advantages of open procedures. It is only in the last several years that laparoscopy has been considered an essential part of the medical equipment of pediatric urologists and advances in technology will facilitate this expansion. In the present review, the current status of laparoscopic surgery in terms of pediatric urology was evaluated.

3.Robotic assisted laparoscopic radical cystectomy and intracorporeal studer urinary diversion
A. Erdem Canda, M. Fuat Özcan, Ziya Akbulut, Ali Fuat Atmaca, A. Tunç Özdemir, M. Derya Balbay
Pages 117 - 124
İnvaziv mesane tümörlerinin cerrahi tedavisinde radikal sistektomi yapılması altın standarttır. Minimal invazif tedavi yaklaşımları arasında laparoskopik ve robot yardımlı laparoskopik radikal sistektomi yapılması yer almaktad8r. Bu yöntemlerde üriner diversiyon ekstrakorporeal ya da intrakorporeal olarak oluşturulabilmektedir. İngilizce literatürde robot yardımlı laparoskopik radikal sistektomi ve intrakorporeal Studer üriner diversiyon yapılması ile ilgili yayımlanmış oldukça sınırlı sayıda makale mevcuttur. Bu serilerde hasta sayıları oldukça azdır ve henüz erken ve orta süreli izlem sonuçları bildirilmiştir. Kliniğimizde Şubat 2009 - Nisan 2010 tarihleri arasında invazif mesane tümörü tanısı almış olan 11 hastaya robot yardımlı laparoskopik radikal sistektomi ve intrakorporeal Studer üriner diversiyon yapılmıştır. Deneyimli merkezlerde yapılacak olan bu minimal invazif yöntem kabul edilebilir cerrahi, onkolojik, fonksiyonel ve kozmetik sonuçlara sahiptir. Daha çok hasta sayısına sahip, uzun dönem izlem sonuçlarını içeren, randomize ve prospektif çalışmalara gereksinim vardır.
Radical cystectomy is currently the gold standard in the surgical management of invasive bladder cancer. Laparoscopic and robotic radical cystectomy are considered among the minimally invasive surgical treatment options. Urinary diversion could be performed either
extracorporeally or intracorporeally concerning these approaches. Currently, very limited number of publications exists in the English literature regarding robot assisted laparoscopic radical cystectomy and intracorporeal Studer pouch formation. Among these series,
the number of patients are small with short and medium term follow-up. Between February 2009 and April 2010, 11 patients underwent robot assisted laparoscopic radical cystectomy and intracorporeal Studer pouch formation in our institution. This minimally invasive approach seems to have acceptable surgical, oncologic, functional and cosmetic outcomes in experienced centers. Prospective, randomized studies with larger numbers of patients and with a longer follow-up are needed Further studies are needed in order to evaluate the outcomes of this surgical approach.

4.Laparoscopic treatment of simple renal cysts
Emre Can Akınsal, Mustafa Sofikerim
Pages 125 - 130
Bu derleme yazımızda, tedavinin endike olduğu durumlarda basit renal kistlerin laparoskopik tedavisini özetlemeye çalıştık. Basit renal kistler, genel popülasyonda yaygın olarak görülür. Genellikle asemptomatik olsalar da, basit renal kistler ağrı, hipertansiyon ve obstrüksiyona neden olabilirler. Minimal invaziv tekniklerin popüler hale gelmesiyle basit renal kistlerin tedavisinde laparoskopik
yaklaşımlar tedavi seçenekleri arasına girmiştir. Böbrek kistlerinin laparoskopik tedavisinde transperitoneal ve retroperitoneal olmak üzere iki yaklaşım tanımlanmıştır. Bulgular, operasyon zamanı dışında transperitoneal ve retroperitoneal yaklaşım sonuçlarının benzer olduğunu dşündürmektedir. Tedavinin endike olduğu durumlarda laparoskopik kist dekortikasyonu etkili ve uzun süreli bir tedavi seçeneğidir. Yüksek ve uzun süreli başarı oranları bu minimal invaziv cerrahi tekniği diğer tedavi modalitelerinden daha öne çıkarabilmektedir.
In this review, our aim was to summarize laparoscopic management of simple renal cysts when treatment is indicated. Simple renal cysts are common in the general population. Although usually asemptomatic, renal cysts may cause pain, hipertansion and obstruction. When minimally invasive techniques become popular, laparoscopic approaches have been entered among the treatment options. Transperitoneal and retroperitoneal approaches have been described in laparoscopic renal cyst management. Findings suggest that, except for the operation time, transperitoneal and retroperitoneal approaches have similar results. When treatment is indicated, laparoscopic cyst decortication is an effective and durable treatment option. The greater and durable success rates of this minimally invasive technique may favor this treatment option over other treatment modalities.

5.The role of laparoscopic surgery in the treatment of urinary stone disease
Murat Binbay, Abdulkadir Tepeler
Pages 131 - 138
Vücut dışı şok dalgaları ile taş kırma (ESWL), perkütan nefrolitotomi (PNL) ve üreterorenoskopi gibi endoürolojik işlemlerdeki gelişmeler sonucunda üriner sistem taş hastalığının tedavisi oldukça değişmiştir. Böbrek taş hastalığının tedavisinde açık cerrahinin endikasyonu çok özel durumlarla sınırlanmış ve olguların yalnızca %0.47-5.4’ünde uygulanır hale gelmiştir. Benzer şekilde, son yıllarda laparoskopik cerrahi alanındaki ilerlemelere paralel olarak, taş hastalığı için tedavi klavuzları ve endikasyonlar da değişmiştir. Bugün laparoskopik nefrektomi, üriner sistem taş hastalığı ve diğer nedenlere bağlı basit böbrek nefrektomilerinde altın standart olarak kabul edilmektedir. Laparoskopik cerrahi, trokar vasıtasıyla açık cerrahideki prensiplerin taklit edildiği bir cerrahi tekniktir. Bu yüzden açık cerrahiye oranla düşük morbidite oranı, hastanede kalış süresinin kısa olması ve daha az kanamaya neden olması gibi üstünlükleri vardır. Yeterli tecrübe sahibi olunan merkezlerde, laparoskopik cerrahinin açık cerrahiye tercih edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu derlemede üriner sistem taş hastalığının tedavisinde laparoskopik cerrahinin yeri, endikasyonları ve üstünlükleri son klavuzlar ve literatür ışığında tartışılmaktadır.
With the advances in extracorporeal shock wave lithotripsy (SWL) and endourological procedures such as percutaneous nephrolithotomy (PNL), and ureterorenoscopy (URS) the treatment of urinary stone disease changed markedly. The indications of open renal surgery in the treatment of renal calculi are limited to several special situations and it is needed in only 0.47-5.4% of the cases. Similarly, in the recent years with the development of techniques in laparoscopic surgery, guidelines and indications are further modifying. Today, laparoscopic nephrectomy has been regarded as the gold standart procedure for the management of nonfunctioning kidneys due to urinary stone stone disease and other benign conditions. Laparoscopic surgery is the procedure mimicking principles of open surgery via a trocar. Therefore laparoscopic surgery has some advantages to open surgery such as low postoperative morbidity, reduced hospital stay and minimal blood loss. And it is clearly underlined that when expertise is available, laparoscopic surgery should be considered before proceeding to open surgery. In this review the indications and advantages/disadvantages of laparoscopic surgery in the management of urinary stone disease will be discussed in the light of recent guidelines and literature.

6.How urological laparoscopy education should be?
Emrah Topbaş, Selçuk Güven
Pages 139 - 144
Laparoskopik teknikleri uygulamak özellikle laparoskopik cerrahi eğitimi almamış cerrahlar için oldukça zordur. Bu nedenle birçok laparoskopik işlemin uygulanması için önemli öğrenme eğrisine gerek duyulur. Modern ameliyathaneler zaman kaybı, maliyet, stres ve etik kaygılar nedeniyle ideal eğitim alanları değildir. Ürologların laparoskopiyi etkili biçimde uygulamalarını amaçlayan, kanıta dayalı prensiplerle hazırlanmış eğitim programları ile hasta güvenliğini tehdit etmeden beceri kazanmış cerrahlar yetiştirilebilir. Bu programlar kısa veya uzun süreli olabilir. Bu nedenle birçok merkez farklı ürolojik laparoskopik eğitim programları sunmuştur. Bu yazıda laparoskopik üroloji eğitimi gözden geçirilecektir.
Laparoscopic techniques are difficult to master, especially for surgeons who did not take such training during residency. Many of the laparoscopic procedures require a significant learning curve. Taking into consideration the time wasting, costs, stress and ethical considerations, the modern operating rooms can not be defined as ideal training areas. Aiming urologists to apply laparoscopy effectively, training programs incorporating evidence-based training principles have the potential to produce excellent surgeons without compromising patient safety. These programmes can be for long or short time periods. Hence, different institutions offer different urological laparoscopic training programs. In this paper, we reviewed the laparoscopic urologic training.

LookUs & Online Makale